kitap

hediye ettim bir kitabını onun,
çiçekli, senli benli, turuncu kapaklı.
aldı onu, okumadı.
okusaydı anlardı,
seni de beni de...
ben okudum onu
kırmızı kabartmalı bir kitaptı
kırmızıyı sevdiğimi anladı bir tek.
varsın olsun,
anladı ya.
ben gittim bir yerlere
kayboldum sonra bir yerde
sağım solum sobe
her yer tutulmuş
güneş tutulmuş sanki
karanlık gittiğim yerler
oturacak yer de yok
sen de yoksun, ben de...
kimse yok.
dönülecek bir yer de yok
orada değilsin artık.
ben de dönemem zaten.
ama yazdım bir yerlere
benden sonra, çok sonra
bir yerde okursun.
okursan anlarsın.
anlamak için okumalıydın.
keşke okusaydın.